Kısa Ürün Açıklaması

Tarih yapmak demek zamanla ilişki kurmak demektir. Dört yüzyıldan bu yana Batılı tarihyazımı şimdiki zamanı geçmişten ayıran bir kopukluk şeklinde tanımlanır. Yaşanmış geleneğe uzaktan bakarak bir bilgi nesnesine dönüştürme çabasını yazının alınyazısından ayırmak olanaksızdır. Tarihi yazmak demek bir geçmişi yönlendirmek, sınırlandırmak, olgulardan oluşan değişik malzemeleri bir düzene sokarak içinde yaşanan şimdiki zaman diliminde mantıklı bir açıklama yapmak, sözelden kurtulup, kurmacayı yadsımak demektir. Bir toplum için böyle bir şey yapmak açıklanması zor bir toplumsal yapı yerine denetim altına alınmış bir gelişmeye “razı olmak” demektir. Böylelikle, Machiavelli’den bu yana, tarihin, tarihi üreten politik iktidar tarafında yer aldı Devamını Gör

Türü
:
Tarih
Sayfa Sayısı
:
503
Kapak
:
Ciltsiz
Basım Tarihi
:
7/2020
Boyutlar
:
14.0 x 21.0
Kağıt Tipi
:
2. Hamur
ISBN Numarası
:
9786257030151
adet
payment Kredi Kartına Taksit İmkanı
Planlanan Teslimat
:
18.05.2024
Kampanya
  • Ürün Özellikleri
  • Ödeme Seçenekleri
  • 0 Yorum
  • Tavsiye Et
  • Hızlı Mesaj
  • Tarih yapmak demek zamanla ilişki kurmak demektir. Dört yüzyıldan bu yana Batılı tarihyazımı şimdiki zamanı geçmişten ayıran bir kopukluk şeklinde tanımlanır. Yaşanmış geleneğe uzaktan bakarak bir bilgi nesnesine dönüştürme çabasını yazının alınyazısından ayırmak olanaksızdır. Tarihi yazmak demek bir geçmişi yönlendirmek, sınırlandırmak, olgulardan oluşan değişik malzemeleri bir düzene sokarak içinde yaşanan şimdiki zaman diliminde mantıklı bir açıklama yapmak, sözelden kurtulup, kurmacayı yadsımak demektir. Bir toplum için böyle bir şey yapmak açıklanması zor bir toplumsal yapı yerine denetim altına alınmış bir gelişmeye “razı olmak” demektir. Böylelikle, Machiavelli’den bu yana, tarihin, tarihi üreten politik iktidar tarafında yer aldığı görülür.

    Michel de Certeau klasik yapıtında tarihyazımını belirleyen işlemlerin özelliklerini sıralamaktadır: Bir nesne üretmek, bir süre belirlemek, bir öykü tasarlamak.

    Tarih bilgisi keza tarihten dışlananları da kapsar. Yazıyla dayanışma halinde olan tarih sözellikten kurtulup, ister ilk etnografik öykülerde yer alan vahşinin sesi ister 17. yüzyıl Fransası’ndaki ruhunu şeytana kaptırmış kadının sözleri olsun onu ötekine ait bir mekâna dönüştürür. Bilimsel bir niteliğe sahip olduğundaysa kurmacaya, başka bir deyişle kurmaca ve kuramı birbirine eklemlemeye çalışan Freudcu tarihyazımını –ve Freud’un Musa hakkındaki “romanını”– yeniden okuma girişiminde bulunan bir denemeye benzemeyi reddeder. Böyle bir şey yapmak tarihçinin bizzat yaptığı çalışmayı sorgulayan bir başka kavrayış modelini devreye sokmak demektir.

Benzer Ürünler
T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.